İnsan vücudunun bileşimindeki hücrelerin sayısını düşünün, şimdi bu hücrelerin çekirdeklerinde kaç adet gen olduğunu hayal edin. Ne kadar da çok değil mi? Şimdi hazır olun… bu sayıdan binlerce kat fazla sayıda gen bize ait olmadan vücudumuzda bulunuyor. İşte bu genler bizimle birlikte yaşayan tüm bakteri,virus, mantar olarak sınıflanabilecek kabaca probiyotikler olarak adlandırabileceğimiz canlılara ait. Sayıca bizden fazla olduklarını ilk öğrendiğimde biraz rahatsız olmuştum. Sonra bu probiyotiklerin dünyasındaki huzurun bizi nasıl da yakından etkileyebileceğini daha iyi anladım. “Human Microbiom Project” in açıklanan ilk sonuçlarından sonra barsaklarımızın ikinci beynimiz olduğu anlaşıldı. Davranışlarımızı yöneten, yakalanacağımız hastalıkları belirleyen bu mikrobiyatadaki denge. Eğer probiyotikler arasındaki denge bozulursa; astım, kalp damar hastalıkları, obezite, şizofreni, depresyon, irritabıl barsak hastalığı gibi son yıllarda yaygınlaşan ve içinden çıkılamayan hastalıklara yakalanma riski de artıyor. Bu dengeyi bozabilecek en temel suçlunun antibiyotikler olduğu biliniyor. Antibiyotiklerin sık kullanılması probiyotikleri de öldürerek mikrobiyatanın harmonisini bozuyor. 

Doğal beslenmeden uzaklaşma, fabrikasyon beslenme, dondurulmuş gıdalar, katkı maddeleri hayatımızda giderek artan ölçüde yer aldıkça, az evvel sayılan hastalıkların da görülme sıklığı artmakta.

Vajinal doğum sırasında bebeğin anne kanalından gerekli ve faydalı probiyotikleri alarak doğduğu, vücudunun probiyotik haritasının daha sağlıklı dizayn olduğu, sezeryan doğumun bu dengeyi bozarak yeni baştan ve uygun olmayan bir probiyotik haritası oluşturduğu öğrenildi. 

Yani sağlıklı bir probiyotik dengesi için doğal beslenme, antibiyotiklerden kaçınma ve tıbbi gereklilik olmadıkça vajinal doğum öneriliyor.

Ülkemizin beslenme alışkanlıkları açısından şanslı olduğumuzu söyleyebilirim. Büyük şehirlerde bile yaşasak doğal beslenme kaynaklarına ulaşma imkanları bulunuyor. Yoğurt gibi mucizevi geleneksel bir ürünümüz var mesela. Sofralarımızdan eksik etmediğimiz. Çalışan anneler bile evde kendi yoğurdunu mayalamaya özen gösteriyor. Kefir ve ev tipi turşu yine aynı oranda probiyotikleriden zengin beslenme ürünleridir. Mümkün olduğunca probiyotik içeriği yüksek beslenmek faydalı. Zorunda kalıp da antibiyotik kullanıldığında dışarıdan yine doktorunuzun önereceği bir probiyotik takviyesi kullanmakta fayda var. İshal ve kabızlık durumlarında da dışarıdan takviye edilmesini Çocuk Doktorları olarak mutlaka öneriyoruz.

Sofralarınızda, çocuklarınızın beslenme alışkanlıklarını temelden sağlıklı yönlendirmek adına, fonksiyonel gıdalara yer verilmesinin önemini vurgulamak istedim. Sağlıklı besinler sağlıklı bireyler yetiştirecek.

Görkem ASTARCIOĞLU